Yeryüzünde Turunç sahili diye bir cennet varmış. Bu yaşıma kadar haberim yoktu varlığından

Tatilimin ikinci durağı Marmaris'in Turunç beldesiydi.

Öyle bir yerin varlığından haberdar değildim, 

ama İngilizler yıllar yıllar önce keşfetmiş.

En çok  da buna bozuluyorum ya.

İstanbul'da yaşayan canım arkadaşım, kötü gün dostum Yeşimiko sayesinde öğrenmiş oldum burayı.

Birlikte tatil yapmaya karar verdiğimizde o ayarladı burayı ve kalacağımız yeri.

"Sen karar ver" dedim ve beni hiç yormadan misler gibi bi tatil ayarladı ikimiz için.

Marmaris otogardan dolmuşla, dağları, ormanları aşarak gidilebiliyor Turunç'a, 

ya da yine Marmaris'ten tekne dolmuşlarla deniz yoluyla ulaşım da mevcut.

Hem sakin hem canlı bir yer Turunç.

Çok şirin, eğlenceli, doğal, olağanüstü güzel bir koy.

(fotoğraf alıntıdır)

İngiliz turist çok fazla.

Baştan başa denize girilebiliyor.

Suyu o kadar berrak ve temiz ki..

Günlük tekne turlarına katıldık tabi ki.

Ege'nin o muhteşem el değmemiş koylarında, yüzlerce balık arasında yüzdük.

Balıklara elimizden ekmek yedirdik.

Bildiğiniz delirdim, böyle muhteşem birşey olamaz.

Akvaryum koyu, Kumlubük koyu, Baklabükü koyu ve adını hatırlayamadım iki güzel koy daha gezdik.

Denizlerimiz gerçekten çok güzel, çok temiz, misler gibi.

Narçelen'in berrak koy keyfi.

Fosforlu Mağarayı gördük tur sırasında.

İçerisindeki suyun fosforunu ancak bu kadar aldı makinemiz ama belli oluyor oldukça.

 Biraz daha Turunç manzarası:

Narçelenle Yeşimiko'nun akşam sefası :)

Fotoğraflar Yeşimiko'nun objektifinden.

Yolunuz düşerse ya da tatilde nereye gitsem derseniz gözüm kapalı öneririm.

Ben Turunç'u çok sevdim.

Yeşimle tatil yapmayı çok sevdim.

Alıp başımı bilmediğim diyarlara açılmayı çok sevdim.

Balıklarla yüzmeyi... ona bayıldımmm..