Fotoğraf: erdem eren
Resimler
çizmek, çizileni düşlerle
yeniden boyamak...
Fotoğrafın yerine geçmek, geçmeyince donmak, durmak...
Müzikle yeni devinimler bulmak, bulamayınca müzik yapmak...
Heykele dönüşmek, heykeli dönüştürmek, dönüşene bakmak, sahiden görmek...
Öykünün biricik kahramanı olmak ya da kahramanı biricik kılmak...
Şiir olmak, şiiri dinlemek, şiirden esinlenmek, şiirle bütünleşmek...
Masalı yeniden yazmak, masala dokunmak, masalla oynamak...
Sahnede olmak, dekor bulmak, giysi seçmek, ışığı tasarlamak...
Yaşamın, sanatı ve eğitimi çok yönlü kuşatan döngüsüyle yaratıcı drama iç içe görünüyor. Resimler çizmekten sahnede olmaya değin çevrimler, çemberler birbirini izliyor. Yeni deneyimler, farklı çemberlerle başlıyor. Çemberler içinde yeni yüzler, yüzleşmek ya da nice yüzden geçmek var.
Kendiliğindenlik; drama yaşantılarının dokusunda bulunuyor diye yaratıcı edime, söze, duruşa, bakışa bürünmek ne güzel! Hep değişimle, değiştirmekle ve yaratıcılıkla yan yana olmak ne anlamlı!
Doğaçlamanın; kimi zaman öğrenme-öğretme sürecindeki kalıplaşmışlığı, tekdüzeliği ve cansızlığı engellemesi ne denli etkileyici! İçe doğduğu gibi söylemekle, yapmakla başlayan söz ve davranış örüntüleri, giderek bireyin kültürel beğenisini de geliştiriyor.
Kendiliğindenlik ve doğaçlama gülmeceyi doğuruyor. Gülmece, insan aklının beslenme biçimi. Gülmece; bilimin öncülüğünü de, sanatın bütünleştiriciliğini de en çarpıcı biçimde insana anlatıyor.
Yaratıcı drama yaşantıları insanı boyun eğme alışkanlığından kurtarıyor. Yapıp ettiğine, yazıp söylediğine, konuşup dinlediğine inanmak, istemek ve içtenlik bireyi farklı donatıyor. Böylece bireyler, farkında olmanın hazzını yaşıyor ve başkalarına da yaşatıyor. Kendini özgürleştirmeyen ve başkalarının da özgürleşmesi için onlara destek vermeyen birey çemberde kalabilir mi?
Yaratıcı drama deneyimlerini biriktiren, günlük yaşamdaki sıradan çemberler dışında kalmanın öğreten gücünü tanıyor. Bu güç; söylem ve eylem tutarlılığı içinde olmaya çalışmakla, yorulmakla ve yeniden yeniden enerji biriktirmekle çoğalıyor.
Bu yıl; aklının, duygularının ve bedeninin DİRENci tükenmeyenlerin, “bir örnek” olmak yerine “örnek” olmanın, “Dünyanın değiştirdiği” değil, “Dünyayı değiştirenlerin” yılı olsun! 27 Kasım 2013 Dünya Yaratıcı Drama Günü Hepimize Kutlu Olsun!
Dr. Tülay Üstündağ
Öğretim Elemanı/Program Geliştirme Uzmanı/Yaratıcı Drama Lideri
Fotoğrafın yerine geçmek, geçmeyince donmak, durmak...
Müzikle yeni devinimler bulmak, bulamayınca müzik yapmak...
Heykele dönüşmek, heykeli dönüştürmek, dönüşene bakmak, sahiden görmek...
Öykünün biricik kahramanı olmak ya da kahramanı biricik kılmak...
Şiir olmak, şiiri dinlemek, şiirden esinlenmek, şiirle bütünleşmek...
Masalı yeniden yazmak, masala dokunmak, masalla oynamak...
Sahnede olmak, dekor bulmak, giysi seçmek, ışığı tasarlamak...
Yaşamın, sanatı ve eğitimi çok yönlü kuşatan döngüsüyle yaratıcı drama iç içe görünüyor. Resimler çizmekten sahnede olmaya değin çevrimler, çemberler birbirini izliyor. Yeni deneyimler, farklı çemberlerle başlıyor. Çemberler içinde yeni yüzler, yüzleşmek ya da nice yüzden geçmek var.
Kendiliğindenlik; drama yaşantılarının dokusunda bulunuyor diye yaratıcı edime, söze, duruşa, bakışa bürünmek ne güzel! Hep değişimle, değiştirmekle ve yaratıcılıkla yan yana olmak ne anlamlı!
Doğaçlamanın; kimi zaman öğrenme-öğretme sürecindeki kalıplaşmışlığı, tekdüzeliği ve cansızlığı engellemesi ne denli etkileyici! İçe doğduğu gibi söylemekle, yapmakla başlayan söz ve davranış örüntüleri, giderek bireyin kültürel beğenisini de geliştiriyor.
Kendiliğindenlik ve doğaçlama gülmeceyi doğuruyor. Gülmece, insan aklının beslenme biçimi. Gülmece; bilimin öncülüğünü de, sanatın bütünleştiriciliğini de en çarpıcı biçimde insana anlatıyor.
Yaratıcı drama yaşantıları insanı boyun eğme alışkanlığından kurtarıyor. Yapıp ettiğine, yazıp söylediğine, konuşup dinlediğine inanmak, istemek ve içtenlik bireyi farklı donatıyor. Böylece bireyler, farkında olmanın hazzını yaşıyor ve başkalarına da yaşatıyor. Kendini özgürleştirmeyen ve başkalarının da özgürleşmesi için onlara destek vermeyen birey çemberde kalabilir mi?
Yaratıcı drama deneyimlerini biriktiren, günlük yaşamdaki sıradan çemberler dışında kalmanın öğreten gücünü tanıyor. Bu güç; söylem ve eylem tutarlılığı içinde olmaya çalışmakla, yorulmakla ve yeniden yeniden enerji biriktirmekle çoğalıyor.
Bu yıl; aklının, duygularının ve bedeninin DİRENci tükenmeyenlerin, “bir örnek” olmak yerine “örnek” olmanın, “Dünyanın değiştirdiği” değil, “Dünyayı değiştirenlerin” yılı olsun! 27 Kasım 2013 Dünya Yaratıcı Drama Günü Hepimize Kutlu Olsun!
Dr. Tülay Üstündağ
Öğretim Elemanı/Program Geliştirme Uzmanı/Yaratıcı Drama Lideri
Ve benim
çok sevdiğim, düş geçen atölyeleri tasarlayan sevgili liderim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
söyleyecek bir şeyin vardır mutlaka