8 Mayıs 2012 Salı

haftasonu kaçamağı: Adana'nın taştan yollarında



Çok yorucu bir haftanın ardından dedim ki "bu sergi burada biter ve ben çekip giderim
yüreğimde çok özlenen, cebimde ona götüren biletler.."


Sergiyi kapatıp AŞTİ de aldım soluğu.

En sevdiğim ne biliyo musun?
Gözlerini açtığında başka bir şehrin sabahına uyanmak.
Bir varmış bir yokmuş gibi..

Canım çocukluk arkadaşım, kıymetlim sevgili kankimin mahmur gözleri karşıladı beni.
Dinlenip, kahvaltı yaptıktan sonra çıktık dışarı.
Biraz Adana havası paylaşayım:




Her baktığın yerde ayrı bir renk, ayrı bir güzellik..




Ve akdenizin simgesi, 
pembe ve beyaz
mahsunca biraz
açılmış bu yaz
zakkum çiçekleri..



Adana'ya gideilir de arabacı bi amca bulup, şalgam içmeden, üzerine damlata damlata havucunu yemeden olur mu?




Akşam bi telefon geldi kankimin arkadaşından.
Kampüse gidiyoruz hadi, Murat Boz konseri var.
Konser konusunda dibe vurdum bu yıl farkındayım, ama bu defa gerçekten denk geldi.
Şenliklere dahil olduğundan en ön sıradan izleyemesem de Muratçığım bir içim su..



Ertesi gün merkez parka düştü yolumuz.
Burası bir harika..




Bu cami Ortadoğu'nun mu öyle bişeyin en büyük camisiymiş.
6 minareli.
Önündeki sevgili kankimle..




Parkta uçurtma uçuran çocukları gördüm.
Hemen en güzel uçurtmayı seçip, en sevimli halimle "ablacım ben de uçurabilirr miyimmm, miyavvv"
Bu şekilde ölmeden önce yapılacaklar listeme bir tik daha eklemiş oldum.
Uçurtmanın rüzgara karşı koyuşunu, 
gökyüzünde süzülüşünü,
ipteki gerilmeyi hissetmek 
harika harika harika..
Benim hiç uçurtmam olmadı da..




İşte bu da en yüksekteki Sarı-Kırmızı uçurtmam.
Yakışır..




Şansa bak ki, parkta da festival varmış.
Şenliğine denk geldik.
Kano-dans-şarkı yarışmalar, konserler..



Veeeee
Yerde ararken gökte buldum.
kara gözlü kuzucuk.
Öptüm öptüm, sarrıldım, kucakladım.
Yine de sevemedim karagözlüm seni doyuncaya..




Hayvanat bahçesi gibi parktı.
Tek farkı güzel yaratıkların ortada serbestçe dolaşması.
Tabi ben mutluluktan dört köşe..



Bunlar da asil kazlar.
Başlarının dikliğine bakar mısın!



Göl kenarında oturup karnımızı doyurduk, ördekler ve kırlangıçlar arasında.
Herşey mükemmeldi açık bir çay isteyene kadar.
Ben içemiyorum arkadaşım demli çayı.
Açık olsun olsun çay, baya bayaa açık lütfen.
Bu çayın 3. defa gönderilip açılmış hali.
Ve yine de birkaç yudumdan fazla içemedim.
4. kere de göndermiyim artık dedim.
Demek ki merkez parkta açık çay istemicez birdahaki sefere..




Ve tabi ki assoslistler en sona.
Adana'nın yolları taştan, sen çıkardım beni beni baştan diyorum..




Bir off çekip Allahhhh dedim, böylesini ben hiç görmedim diyerek devam ediyorum..



Canım kankim, bitanem öyle güzel ağırladı ki beni.
Son derece enerjik, çılgın, huzur dolu 3 gün geçirdim.
Enerjime enerji, göbeğime göbek katıp döndüm.

Nerde kalmıştık Ankara??

6 yorum:

  1. Yaaa çok güzel olmuş Adana gezin,
    her karesi ayrı güzeldi,
    zakkum çiçekleri şarkısını dilime doladın ya helal sana :)
    eve gidene dek söyler dururm :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mehtap ve deee nizzz sensiz kim se sizzz ağ lıyor sesssiz zakkkum çi çek leri :))

      Sil
  2. resimler birbirinden güzel.Kırmızı çiçekli ağaçcığın adını bilmesemde çok seviyorum ,bizim sitede var çok çok güzel.Adana'ya gitmeyeli çooook oluyor ama gitmişliğim kebabı yerinde yemişliğim var enazından:)Şalgam'ı da hayatta içemem:(O sirkemsi tat koku öldürüyor beni:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olur mu ama olur mu? sirke diil o şalgam. onsuz olur mu?

      Sil
  3. oooh ne güzel! içim açıldı! ama ama o son kebaplar tatlılar! ups! acıktım! :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. off sorma sorma.
      hadi bakalım onlardan sonra şimdi yemek ye yiyebilirsen..

      Sil

söyleyecek bir şeyin vardır mutlaka

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...