15 Şubat 2016 Pazartesi

İspanya'dan Kısa Kısa

Merhabalar,

Geçen hafta 7 gece 8 günlük İspanya turuna katıldık.
Madrid, Toledo, Granada, Sevilla, Valencia, Barcelona'yı kapsayan tatilimize dair kısa kısa değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.
Gördüğüm 3-5 olayla genelleme yapmaktan çekindiğim için bazı şeyleri 16 yıl İspanya'da yaşamış olan rehberimize de danıştıktan sonra yazdığımı belirtmek isterim.


  • Akdeniz ülkesi olmasına rağmen

Akdeniz insanının sıcaklığını bulduğumu söyleyemem.
Mağazaya giriyorsunuz ilgilenen yok.
10 kişilik bir grupla restauranta girdiğimizde garsonun suratı asılıyor. Önceden haber vermediğimiz için bir sürü laf yedik. Aynı asık surat hali biz çıkana kadar devam etti.
İspanyollar genel olarak çalışmayı pek sevmezlermiş zaten. Ama Katalanların yaşadığı Barcelona için aynısı söylenemezmiş. 
"İspanyollar akşamını düşünmez, Katalanlar ise yarını, öbür günü bile planlar." dedi rehberimiz. 
Gerçekten de Katalunya'ya geldiğinizde başka bir ülkeye gelmiş gibi oluyorsunuz.


  • Barcelona'da daha iyi olmasına rağmen genel olarak İngilizce konuşan kimse yok.

İngilizce tabela, menü bile çok az.
Markette, mağazada, hediyelik eşyacıda, restaurantta "İngilizce lütfen" dediğimizde ya bilmiyorum anlamında el salladılar, ya "ooooo" dediler ya da bildiğini sandıkları birini çağırdılar. Ya da çoğunlukla anlamadığımız anladıkları halde takur tukur ispanyolca devam ettiler.
İngilizceyi pek bilmiyorlar. Bilen de konuşmuyor. Konuşanı da anlamıyorsunuz.
Çok turist aldığı ve bir AB ülkesi olduğu düşünülünce bu çok yadırgadığım bir durum oldu.
Bunu da sorduk. İspanyolca çok yaygın bir dil olduğundan genelde insanlar çat pat İspanyolca bilerek gidiyorlarmış. Bilenlerin konuşmaması ise Fransızlar gibi milliyetçilikten değilmiş. 
İngilizceyi telaffuz etmekte zorlanıyorlarmış. Özellikle H harfini söyleyemiyorlarmış. Ki evet, çok kötü konuşuyorlardı. Ya da karşımdaki şimdi bana güler düşüncesiyle hiç konuşmamayı tercih ediyorlarmış.


  • İspanyollar zengin millet.

Asgari ücret 1800 Euro'muş, öğretmen maaşı ise 3500 Euro.
Sokakta gördüğüm arabalar arabalar oldukça lükstü.
Böyle olunca bol bol gezip eğleniyorlar. Markette fiyatlar gayet uygun.
Giyimde ise Türkiyedeki fiyatla hemen hemen aynıydı. Ama bizim alım gücümüzü düşününce orada daha ucuz kalıyor. En pahalı mont 40 Euro'ydu mesela.
Şansımızdan sezon sonu indirimlerine denk geldik. Bershka, Zara, Mango gibi Türkiye'de de buluan mağazalarda kazalar, hırkalar 3,99-4,99-6,99 Euro 'ydu.
Hep de M bedeni kalmıştı. XS giyen biri olarak biraz sinir oldum.


  • Bir turist için ise İspanya'da her şey ücretli.

Müzeler, Katedraller, bazilikalar, arena, stadyum... hepsi ücretli.
Hayır diğerleri neyse de ibadet yeri ücretli olur mu?
İbadet için minicik bir şapel ayırmışlar içi boş, gerisi ücretli.
Sebebi sordum, müzeymiş çünkü.
Çıkışta satılan kartpostalları inceledim. Cuma günü de dini bir bayramlarına denk geldik. Böylelikle giriş ücretsizdi. 3 tane heykel var içinde. 
Demek ki İtalya'daki katedraller olsa sokağın girişinden ücret alırlarmış.
O tavan boyunca yapılan freskler, tablolar, heykeller; üstelik de Michelangelo'nun, Bernini'nin.
İspanya'da ise genelde heykel var, ki yapan bilinmiyor.
Yani bence müzelik bir şeyleri yoktu.


  • Yemekler eh işte.

Avrupa'da aç kadım diyen hava atma çabasındadır sadece diye düşünüyorum.
Türkiye'de dışarı çıktığınızda, bir avm'ye gittiğinizde yediğiniz her şey oralarda da var çünkü.
İspanya'ya özgü çok fazla bir yemek çeşidi yok. Paella (deniz ürünlü bir pilav), Gaspacchio  (soğuk bir çorba, ki evde de yapıyorum, biz seviyoruz), Churros tatlısı.
Onun dışında yemekler kötü asla değil, ama bir İtalya gibi leziz, nefis yemekleri de yok.
Baharat pek kullanmıyorlar.
Salata ve makarna başlangıç yemeği, bizdeki çorba gibi.
Bir menü aldığınızda önce salata ya da makarna geliyor, seçiminize göre.
Ve onu bitirmeden diğer yemeği vermiyorlar. "Ben salatamı köftemle yiyecektim" yok.
Avrupa genelinde olduğu gibi kahvaltı kruvasan ve kahve, zeytin içkinin yanında verilen meze, yumurta ise ana yemek.

Gidip görmek gereken bir ülke.
Oldukça güzel. Ama "bir dahaki tatiline gider misin derseniz, gerek yok, başka yerleri göreyim" derim..

9 yorum:

  1. 2011 de görme şansım olmuştu. Paskalya tatillerine denk geldiğimiz için herpten çalışmıyorlardı. Bizim insanımıza çok benzedikleri için sanki yan komşunuz ya da tanıdık birini görmüşsünüz hissine kapılmıştım. Endülüs muhteşem . Elhamra sarayının ve flemenkonun büyüsü başka. Gezip görmek gerek ;))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Türkiye'de görsem hiçbirine yabancı demezdim :)
      Elhamra ve diğerlerini de paylaşacağım.

      Sil
  2. blog keşif etkinliğinden geliyorum sizi takibe aldım ben de bloğuma beklerim :)
    http://guzelvekulturluyum.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  3. Ay okurken şu M beden olayına takıldım, ne zaman indirim olan yere gitsem L beden filan oluyor
    Bende XS, S beden giyiyorum uyuz oluyorum :/
    Bu arada ingilizce bilseler bile konuşmaya çekinmeleri çok tuhaf, yani bizim ülkemize de yurtdışından geldiklerin de çat pat Türkçe konuştukların da gayet sevimli gözküyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sen de bendenmişsin. en iyi sen anlarsın alışveriş durumlarını ;)

      Sil
  4. bende nerelerde hiç sesi çıkmıyor diyordum iyi eğlenceler.:)

    YanıtlaSil
  5. Çok görmek istediğim ülkelerden :) Ne güzel anlatmışsın.

    YanıtlaSil

söyleyecek bir şeyin vardır mutlaka

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...