Çok sevdiğim bir hikaye
vardı, uzun zamandır tamamını hatırlamaya çalışıyorum.
Buraya yazıyorum ki, her
ihtiyaç duyduğumda açıp tekrar okuyabileyim:
“Deniz
kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.Güneş onu yakıp kavurur.O da
Tanrıya yakarır “keşke güneş olsaydım” diye."Ol" der Tanrı. Güneş
oluverir.Fakat
bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister.
"Ol" der Tanrı. Bulut olur.Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın
oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez.
Ona da "Ol" der Tanrı.Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur,
kasırga olur.Her şey karşısında eğilir.Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya
rastlar.Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya
olmasına da izin verir.Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı.
Bir sabah sırtında bir acı ile uyanır.Bir ihtiyar taşçı kayayı
yontmaktadır.”
Hani o hep şikayet ettiğimiz, hep yerinde olmak istediğimiz insanlar var
ya.
Onlar da bizim yerimizde olmak istiyorlar aslında.
Kaderini sev, belki en güzeli seninkidir..
Hikaye: Amor Fati-Nietzsche
güzel bir hikaye cnm.
YanıtlaSilteşekkürler, ben de çok seviyorum..
SilÖncelikle kendimizle barışık olmalıyız, aksi takdirde ne kendimizde huzur kalır ne de çevremize huzur verebiliriz..
YanıtlaSil