Cumartesi
kahvaltısına sevgili Hicran ve Murat’a davetliydik.
Minik
kızları İpek ile oynamak, 2,5 yaşındaki bir insanla bu kadar rahat anlaştığımı
görmek benim için oldukça keyifliydi.
Çocuk
sahibi olma fikri hala yorucu gelse de iki gün boyunca “ne tatlıydı di mi?”li
cümleler kurdum durdum.
Kahvaltıda
konu iş hayatından açıldı ve öğrencilere geldi.
Hicran
özel bir üniversitenin PDR (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik) bölümünde
öğretim elemanı.
Girdiği
bir derste öğrencilerine “son 1 ay içerisinde sizi rahatsız eden olaylar neler
oldu?” konulu bir ödev vermiş.
Başkentte
yaşayan üniversite gençliği, Psikolojik Danışman adayları şunları yazmış:
- ·
Makyajsız dışarı çıkmak zorunda kalmak
- ·
Dışarıda telefonun şarjının bitmesi
- ·
Saç düzleştiricisini prizde unutmak
- ·
Alışveriş yaparken beğendiği kıyafetin
bedenini bulamamak
- ·
Yeni aldığı telefonun yeni modelinin çıkması
Bu
arkadaşlar psikolojik danışman olarak görev yapacak ve insanlar içinde
bulundukları zor durumlar için bunlardan yardım isteyecekler.
Benim tecrübelerim de bundan çok farklı değil!
Siyasi
sorunları, ülkedeki sokağa çıkma yasağını, savaş tehlikesini, şehitleri bir
tarafa bıraktık diyelim (nasıl bırakıyorsak, TV izlemiyor haberi yok olsun
mesela); Ankara’da yaşayan bir gençsen canlı bomba alarmı korkutucu olmalı
bence.
Ya
da domuz gribinin tekrar başlamış olması.
Ego
şoförü tarafından durakta beklerken ezilen insanlara bi için acımalı.
Her
yerde karşına çıkan Suriyeliler hakkında olumlu ya da olumsuz bir hissin
olmalı.
"Bu soğuk havada evi olmayanlar, sokaktaki hayvanlar ne yapıyor acaba?" diye bir düşünmelisin.
Ya
da hepsini geçtim, tuttuğun takımın yenilmesine üzül de sporla alakan olduğunu
anlayayım.
Ne
bileyim aradığın kitabı bulamıyor ol da "okuyor" diyeyim.
Yeni
yılı yeni bitirdik. "Hediye fiyatları çok yüksek" de, ömrünü geçirdiğin dünyayla bir
ilgin olduğu sonucuna varayım.
Kimseyi düşünmüyorsan kendini düşün. "Mezun
olunca iş bulabilecek miyim" diye bir kaygı duyar gibi yap en azından.
Yeni çıkan bir reklamda da işlemişler ya, adam "yarınlarından kaygı duyan gençlerimiz" diyor, genç yarın ne giyeceğini düşünüyor.
“Biz
böyle değildik sanki” cümlesini sadece yaşlı teyzeler kurar sanıyordum, otuzlu
yaşların ilk yarısında bunu sormak için bir yaşlı teyzenin ahını mı aldım, bilmiyorum.
Ama
biz üniversite okurken haberleri izlerdik.
Kitap
okurduk, tiyatroya giderdik.
Tartışırdık.
Bizimkinden
başka hayatlar olduğunun farkındaydık ve onlar için hiçbir şey yapamazsak
üzülürdük.
Galiba
yaşlanıyorum..
Peki
ben yaşlanırken sen nereye gidiyorsun Sevgili Gençlik??