25 Ağustos 2013 Pazar

Nihayet tatil zamanı..


Nihayet tatile gidiyorum.
Bu sene biraz geç kaldım.
Aralarda bolca kaçamaklar yaptığım, denizle özlem giderdiğim  için sorun olmadı.
Geçen yılki gibi tatil fotoğrafı yayınlayanları kara listeye falan yazmadım.
Ama yine de kaçamaklar sayılmaz.
Bu defa bilgisayarsız, internetsiz, 
yeşil ve mavi arasında dinlenmek, 
topraklanmak 
ve enerji toplamak istiyorum.
Görüşmek üzere..

23 Ağustos 2013 Cuma

İki yeni küçük yeşil arkadaşım


Dün bir arkadaşımla bir Tunalı'da bir kafede otururken bahçedeki sukullente benzeyen bitki katıldı gözüme.
(sağda turuncu saksıda olan)
Minik minikler, genişçe de bir alana yayılmışlardı.
Hep çok sevmişimdir.
Bir kez koçtaştan almıştım, 1 haftada kuruyup gitmişti.
Dayanamadım, hesabı alırken küçük bir kökü çıkardım topraktan.
Yan masadaki arkadaşın sigara paketinin naylonunu onun çakmak istediğiniz yetmedi mi bakışları altında istedim ve biraz da toprağından ekleyerek içine koydum.

Eve yürümek istedim.
Yol üstünde de Kocatepe Beğendik'e uğradım.
Orada da minik bir kaç kaktüs kalmış ama mahvolmuş durumlar.
Hatta biri, en güzel olanı (şu an kırmızı saksıda bulunan), ters dönmüş, kökleri yukarı bakıyor, berbat bi durumda.
Bunlara ne yaptınız böyle söylendim görevliye.
Bunu alan olmaz herhalde, çöpe atarsınız da siz şimdi dedim.
Evet, dedi.
Atacaksanız bana verin dedim ben de.
Alıp bu sabah okula getirdim ikisini de.
Saksılarına ektim güzelce.
Kaktüslerin kökleri hassas olduğu için ektikten bir hafta içinde sulamamak gerekli diye biliyorum.
O nedenle güzelce bastırdım ki kökleri tutunabilsin.
Bugün son günüm, iki hafta izne çıkıyorum.
Döndüğümde yüksek ihtimalle kurumuş, pörsümüş olacaklar, pek umudum yok açıkçası.
Ama sağlıklı bulursam mutluluktan uçarım.
Bitkilerle arası iyi olanlar onları canlı tutmam için bir kaç öneride bulunabilirse beni çok mutlu eder..


19 Ağustos 2013 Pazartesi

Sandal Sefam nefis oldu


Haftasonu özel bir misafirim vardı.
Ne pişirsem diye bakınırken internette bu tarifi gördüm.
Sandal sefası, ismi de güzel, gayet romantik.
Farklı yerlerde farklı şekillerde yapılışı vardı, harmanladım ve kendim bişeyler yaptım.
Sonuç; bence başarılı oldu.

Yapılışı çok basit.
Sadece kabakların haşlanması kısmı biraz zaman alıyor.
Biz film izlerken koydum kabakları ocağa, böylece zaman kazanmış olduk.
Ölçü falan vermicem, çünkü her nekadar bu ifadeden nefret etsem de göz kararı kullandım herşeyi.
İşte bakın, kabakların büyüklüğüne göre,  içlerini doldurmaya yetecek kadar.

Malzemeler:

  • kabak
  • göğüs tavuk 
  • salça
  • baharat
  • rendelenmiş kaşar peyniri (üzerine serpmek için)


Kabakları yıkayıp bir tencerede haşlamaya bıraktım.
Tariflerde diriliğini kaybetmeyecek kadar haşlayın diyordu ama bana mantıklı gelmedi, yumuşayana kadar haşladım ben.
Haşlandıktan sonra boydan ikiye kestim.
Çekirdek kısmını çay kaşığı ile oydum ve bir tabağa ayırdım.
İçi için tarifler biraz zayıf geldi bana.
Düşündüm ki kıyma koysam dolma gibi olacak, en iyisi tavuk koyayım.
Bir tencerede soğanları kavurdum. 
Tavuk göğüs vardı dolapta, onu minik minik doğradım.
Soğanların üzerine tavukları ekleyip, kavurdum.
Üzerine baharat ve salça ekledim.
Hepsi bitince kabaklardan çıkardığım çekirdekli kısmı da ekledim ve bir kaç kere çevirdim.
İç bitmiş oldu.
Sonra kabakları tepsiye dizip, içi de güzelce paylaştırdım.
Fırında bi 15 dakika kadar pişirdim, zaten hepsi pişmiş olduğu için fazla durmasına gerek yok diye düşündüm.
Yine bulduğum tariflerde üzerine beşamel sosu öneriyorlar.
Çok severim beşamel sosunu, ama gereksiz kalori yüklemesine gerek yok şu güzel yaz günü diye düşünüp üzerine sadece kaşar rendelemeyi tercih ettim.
Bence gayet lezzetli oldu.
Misafirim de beğendi sanıyorum, altı defa çok güzel olmuş dedi.

Mutfakta yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum.
Bu konuda yeni olduğum için önerilere de açığım.
Belki zaten biliyordunuz, bilmeyip denemek isteyenlere de afiyet olsun..


15 Ağustos 2013 Perşembe

Bugün


Çocukluk,

Gece yarısı tuvaletten odana koşarken
kimsenin seni yemediğine sevinmektir.

Bugün fena halde, 
büyüyünce çocuk olmak isteğim var..

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Kitabım gelmişş


Dönem bitiminde bir kaçamak tatil yapmıştım.
Öncesinde de sınav yoğunluğu nedeniyle bloga girmemiştim uzun süre.
Tatil dönüşü mail adresimde çekiliş kazandığımı bildiren bir mail vardı.
Allah Allah dedim, çekilişe katıldığımı hatırlamıyorum çünkü.
Meğer Pinuccia şimdiye kadar yorum yapanlar arasında bir çekiliş düzenlemiş, istediğimiz kitabı hediye ediyormuş ve bir kitap da bana çıkmış.
Şaşkınlık, sevinç bir aradaydı.
Bayram tatili dönüşü masamda buldum kargomu.
Seçimi ona bırakmıştım, o yüzden de içinden çıkacak kitap bana da süpriz olacaktı.
Yine tesadüfe bakın ki, daha dün yorumlarını okuduğum ve bir an sipariş vermek için tıkladığım ama önce elimdekileri okumanın daha mantıklı olduğunu düşünüp ertelediğim Middlesex çıktı paketten.
Tekrar çok teşekkür ediyorum Pinuccia, hem çekilişin, hem zevkli seçimin için.
Okuma şenliğinde puan olarak geri dönecek bana bu güzel kitap :)

Çok sevimli bir dostu olsun isteyen var mı?


Bu sevimli minik 1,5 aylık bir erkek.
Arkadaşım bir tünelde sürünürken bulmuş.
Veterinere götürüp tüm aşılarını yaptırmış.
İş yerinde boş bir odada duruyormuş.
Saklambaç oynamayı bile öğrenmiş akıllı pıtırcık.
Onunla ilgilenebilecek, onu sevecek, dost olacak bir yuva bulsun istiyor.
Bir canlıya bakmak önemli bir sorumluluk çünkü.
Yumuşacık, sıcacık bir dost isteyenler arkadaşımla iletişime geçebilir:

tkesim11@gmail.com

Kediciğin Ankara'da olduğunu da belirteyim.
İlgilenecek olan tanıdıklarınıza iletirseniz çok mutlu oluruz.
Umarım çok mutlu olacağı bir yuva bulur..

11 Ağustos 2013 Pazar

Okuma Şenliği varan 2: Sokak Kedisi Bob_James Bowen


Herkesin bayramını kutluyorum.
Sıcacık ve keyifli bir bayram geçirdim.
Çok dinlendirici ve huzur doluydu.
Umarım herkes için iyi bir hafta olmuştur.
Ayağımın tozuyla yazıyorum..

Bayramda bana Sokak Kedisi Bob eşlik etti.

Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 224
Basım yılı: Mart 2013

Kitap tanıtımı:
Sokak Kedisi Bob 
Sokaklarda yaşayan James Bowen yaralı bir sarman bulduğunda hayatının ne denli değişeceğini bilmiyordu.
Kıt kanaat geçiniyordu ve son ihtiyacı olan şey bir kediydi.
Oysa tanıştıktan sonra ayrılmaz bir ikili oldular ve birbirlerinin yaralarını sardılar.
Sokak Kedisi Bob herkesin yüreğine işleyecek, umut dolu ve sıcacık, gerçek bir hikâye.

Benim yorumum:
Kitabın gerçek bir hikayeyi anlatıyor olması beni kendine çeken şeylerden biri oldu. Kitabın başında da belirttiği gibi, James uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak için tedavi görürken Bob hayatına giriyor.
Minicik patilerin insanın hayatını nasıl etkilediğini, nasıl doldurduğunu hep söylerim.
Benim gibi düşünen birinin yazdıklarını okumak ayrıca hoşuma gitti.
James Bowen, bir yazar olmamasına rağmen gayet güzel bir iş çıkarmış.
İyi ki de çıkarmış, biz de okuyoruz.
Okurken bile Bob'dan etkilenmemek mümkün değil.
Ben de özenip Mercan'ı benimle dışarıda gezmesi için, tasmasını takıp çıkarma girişiminde bulundu ama hepsi de Mercan'ın ödünün kopup, kaçma girişimiyle benim ödümü koparmasıyla sonuçlandı.
Bu kitabı okuyup da kedi almaya kalkmayın sakın, uyarıyorum.
Bob gerçekten farklı bir kedi.
Köpek gibi, ama kedi.
Çok da sevimli.
Aslında önce youtube'da videoları yayılmaya başlamış.
Daha sonra James Bowen'dan yazmasını istemişler.
Merak edenler için İŞte Bob:



Okuma şenliği kitaplarıma bir yenisini daha eklemiş oldum böylelikle.
Biraz yavaş gidiyorum.
Ama hala işlerimin arasına sıkıştırarak okumaya çalışıyorum.

Bu kitap aslında 
hem asıl mesleği yazarlık olmayan bir kişinin yazdığı kitap
hem hiç görmediğim bir ülkede olayların geçtiği bir kitap kategorilerine girse de ben
benim dışımda herkesin okuduğunu düşündüğüm bir kitap kategorisine eklemek istiyorum.

15 puan bana..




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...